Özel

Konteyner kentte bir mucize

Aksaray Egemen Gazetesi ailesi, depremde evi yıkan Gamze Nur Topaktaş ve otizmli oğlu Ayaz’ı Kahramanmaraş’ta yaşadıkları konteyner kentte ziyaret etti. Topaktaş ailesinin deprem sonrası devam eden yaşamlarıyla ilgili bilgiler toplayan..

Konteyner kentte bir mucize

Aksaray Egemen Gazetesi ailesi, depremde evi yıkan Gamze Nur Topaktaş ve otizmli oğlu Ayaz’ı Kahramanmaraş’ta yaşadıkları konteyner kentte ziyaret etti. Topaktaş ailesinin deprem sonrası devam eden yaşamlarıyla ilgili bilgiler toplayan haber merkezimiz bir mucizeye de tanıklık etmiş oldu.
4 yaşındaki Ayaz’ın deprem öncesi konuşma problemi yaşadığı, depremden sonra ise kaldıkları konteyner kentte konuşmasındaki problemin ortadan kalktığı öğrenildi.
Yaşadıklarını anlatan Gamze Nur Topaktaş, 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerde Kahramanmaraş’taki evlerinin yıkıldığını, Hasene Vakfı tarafından oluşturulan konteyner kentte hayatlarını sürdürdüklerini belirtti.
Konteyner kentte kurulan okulda özel çocuklara hizmet verdiğini söyleyen Topaktaş, hafta sonları da gönüllü olarak çocuklarla ilgilendiğini aktardı. Topaktaş, “Kaldığım yerde gönüllü olarak çalışıyorum. Elimizden geldiği kadar buradaki ailelere yardımcı oluyoruz. Depreme oğlum Ayaz ile birlikte yakalandık. Evim yıkılmadı ama dışarı zor şartlarda çıktık. Gece çok kötüydü ama biz aslında bu kadar yıkım ve enkaz beklemiyorduk. Gün geç aydınlandı. Aydınlanınca enkazların önünde bir sürü insan yakınlarını bekliyordu. Ulaşım yoktu ve kimseye ulaşılamıyordu. Herkes bir panik ve korku içinde ağlıyordu. En önemlisi hiç tanımadığımız insanların acısına şahit olduk. Hiç tanımadığımız insanlar için ağladık. Hiç tanımadığımız kişilerin enkazları başında onlara destek verdik. Depremin üzerinden 1 yıl geçti ama o gün haykırılan ‘sesimizi duyan var mı?’ sözcükleri hala kulaklarımızda. AFAD ekiplerinin sesleri ve insanların çığlıklarını hala unutmadık ve unutamıyoruz” dedi.

İNSANLAR EN UFAK BİR ŞEYE UMUT BAĞLAMIŞ DURUMDA

Konteyner kentin başlarını sokacakları bir yuva olduğunu belirten Topaktaş, “Bazen konteyner sallandığı zaman bile deprem mi oluyor hissiyatına kapılıyoruz. Bu psikolojiden çıkmak çok zor. Ben bir yakınımı kaybetmedim, oğlum da sağ ona dua ediyorum. Bunun bir ifadesi, izahı yok. İnsanlarımızı ne kadarda teselli etsek de olmuyor. Bu acı çok farklı. Günlerce enkaz başında bekledik. En acısı da hala kayıp ve bulunmayan insanlar var. Sizin cenazeniz çıktı bir mezarı var diyen insanlar var. Burada insanlar en ufak bir şeye umut bağlamış durumda. Mezarı olduğuna dahi seviniyorlar. Gerçekten çok acı bir durum” diye konuştu.

‘KONTEYNERDA KENDİMİZİ GÜVENDE HİSSEDİYORUZ’

Oğlunun otizmli olduğunu ve konteynerde yaşamın zor olduğunu ifade eden Topaktaş, şöyle konuştu: “Burası küçük geliyor. Onunda düzen takıntısı var. Birde hiperaktif bir çocuk. Sürekli dışarı çıkmak istiyor. Burada down sendromlu çocuklarda var. 20 metre kare yerde 5-6 kişi kalanda var. Bu çok zor bir şey. Biz 2 kişi kalıyoruz. 2 kişi kalmamıza rağmen oğluma çok küçük geliyor. Yağmurdan korunuyoruz ama bir ev gibi olmuyor. Ama insanlar umutlarını kaybetmiyor. Benim oğlum konuşma güçlüğü çekiyordu. Konuşmuyordu. Depremden sonra yerleştiğimiz konteyner kentte farklı bir sosyalleşme ortamı da oluştu. Çocuğumun konuşma problemi gitti. Şimdi çok daha iyi konuşuyor. Burada 10 aileye ev çıktı. Bizler buna çok sevindik. Çok sevinip üzülenlerde oldu. Konteynerden yakınlarımızın evine gidince çok tuhaf hissediyoruz. Buraya alışınca ev ortamı bize farklı gelmeye başladı. Çünkü konteyner yağmur dahi yağsa sesler çok çabuk duyuluyor. Evde bu durum yok. Biz evde kalınca yadırgıyoruz. Evi güvenli hissetmiyoruz. Konteynerde kendimizi güvende hissediyoruz.”

‘MEMLEKETİMİZİ TERK ETMEDİK’

Bölgenin kötü durumda olduğunu dile getiren Topaktaş, “Birçok yer kapalı, çalışmalar sürüyor. Birçok giden insan daha gelmedi. Ev sıkıntımızda çok fazla. Kiralarda çok yüksek ve kiralık hiç ev yok. Ben ise memleketimi terk etmek istemedim. Ne olursa olsun memleketimde kalacağım dedim. Hayatta bana şükür yardım ediyor. Depremde 3 gün çok zorluklar çektik. Açık alanda gözümüzün önünde binaların yıkıldığını gördük. Kaçacak yerimiz kalmamıştı. Şimdilerde merkeze gittiğimiz zaman burada ne vardı acaba diyoruz. Ne olduğunu bizde unutmuşuz. Ne kadar acı bir durum. İlmek ilmek bildiğimiz yerleri unutmuşuz. Gittiğimiz zaman donup kalıyorum. Bir an önce şehrimizin toparlanmasını istiyoruz” dedi. Foto: Şeyda COŞAR/ Haber:Erkan ALTUNTAŞ

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL