Yüce dinimizin inanç yapısı hem bireysel hem de toplumsal boyutlarıyla bizlere derin bir etkileşim ve denge sunmaktadır. İslam’da yer alan ibadetler, bu iki boyut arasında köprü kurar: Kişisel ibadetler, bireyin..
Yüce dinimizin inanç yapısı hem bireysel hem de toplumsal boyutlarıyla bizlere derin bir etkileşim ve denge sunmaktadır. İslam’da yer alan ibadetler, bu iki boyut arasında köprü kurar: Kişisel ibadetler, bireyin manevi gelişimini ve kendi iç dünyasıyla olan ilişkisini teşvik ederken, toplu ibadetler ise cemaatin bir araya gelmesi, sosyal dayanışma ve yardımlaşmanın pekiştirilmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Örneğin, namaz ibadeti, bireysel olarak eda edilebileceği gibi, cemaatle birlikte kılınması durumunda daha fazla sevap kazandırmaktadır. Bu, bireylerin hem kendi maneviyatlarını geliştirme hem de topluluk içindeki birliktelik ve uyumunu pekiştirmektedir. Dinimizde özel bir yer tutan dini gün ve geceler, özellikle Ramazan ayı gibi zaman dilimleri, toplumsal birlikteliğin ve manevi dayanışmanın zirveye ulaştığı dönemlerdir. Ramazan ayı, bireyin oruç tutarak kendi nefsi üzerinde çalışmasını sağlarken; aynı zamanda iftar ve teravih namazı gibi toplu ibadetlerle Müslümanların bir araya gelmesine ve birlikte ibadet etmelerine vesile olmaktadır.
Kıymetli Okurlarım, gelenekler, bir topluluğun kültürel DNA’sı gibidir; geçmişten gelen ve kuşaktan kuşağa aktarılan, toplumsal normlar ve değerlerle harmanlanmış, somut olmayan mirası ve yaşam biçimlerini içeren, zamanla farklı formlara dönüşebilen kültürel bir sürekliliği ifade etmektedir.
İslam dünyası için en kutsal ay olan Ramazan, Müslümanların kendilerine has yorumları ile yaşadıkları; yalnız dinî değil aynı zamanda büyük toplumsal önem taşıyan bir zaman dilimidir. Dünya üzerinde geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Müslümanlar, Ramazan’ı kaynağını Kuran’dan ve Hz. Peygamberden aldıkları kendilerine has birtakım geleneksel uygulamalarla icra etmektedir..
Kıymetli Okurlarım, mukabele, Ramazan ayında uygulanan ve tüm dünyadaki Müslümanlar arasında değer gören önemli bir dini gelenektir. Bu gelenek, Hz. Peygamber ve Cebrail arasında gerçekleşen ve Kur’an ayetlerinin karşılıklı okunmasıyla şekillenen sünnete dayanmaktadır. Ramazan ayı boyunca her gün uygulanan bu özel etkinlik, Hz. Peygamber’in vefat edeceği yıl iki kez gerçekleştirilmiş, son kez yapılan okuma Kureyş lehçesiyle olmuştur. Hz. Peygamber, bu durumu kızı Fatıma’ya, kendisinin vefatının yaklaştığının bir işareti olarak sır olarak açıklamıştır. Günümüzde mukabele geleneği, Hz. Peygamber’in bu sünnetini sürdüren bir uygulama olarak varlığını sürdürmektedir. Kur’an’ın bu kutsal ayda indirilmiş olması ve Ramazan’daki amellerin özel bir fazilet taşıması, mukabele geleneğinin yaygınlaşmasını ve Müslümanlar arasında köklü bir yer edinmesini sağlamıştır.
Bu cümleden olmak üzere, bugün sizlere, Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da Ramazan’ın ruhunu, özellikle çocuklara ve gençlere yaşatan mukabele geleneğinden bahsetmek istiyorum.
Çocuk Mukabelesi
Saraybosna’nın tarihi dokusuna işlenmiş bir gelenek olarak “çocuk mukabelesi”, Ramazan ayının manevi atmosferini zenginleştiren özel bir ritüeldir. Eğitim çağındaki çocuklar, okuldan sonra Ramazan ayının ruhuna uygun olarak Kur’an-ı Kerim’den bölümler okuyarak mukabele geleneğini yaşatmaktadır. Bu etkinlik, çocukların dini bilgilerini pekiştirmelerinin yanı sıra, onlara disiplin, sabır ve topluluk içinde birlikte hareket etme değerlerini öğretmektedir.
Çocuklar, okul sonrası camiye gelerek, bir yandan oruç tutmanın fiziksel zorluklarıyla mücadele ederken, diğer yandan Kur’an-ı Kerim okumanın manevi hazzını yaşamaktadır. Bu geleneğin özünde yatan en önemli değerlerden biri, çocuklara topluluğun bir parçası oldukları ve bu manevi atmosfere katkıda bulunarak kendi kimliklerini güçlendirebilecekleri hissini vermektedir. Çocuk mukabelesi, sadece dini bir pratikten daha fazlasıdır; aynı zamanda topluluk içindeki bağları güçlendirmekte ve gelecek nesillere aktarılacak bir mirasın temelini atmaktadır.
Çocuk mukabelesi, caminin sadece bir ibadet yeri olmadığını, aynı zamanda eğitim, topluluk ve maneviyatın kesiştiği bir alan olduğunu göstermektedir. Her yaştan çocukların ve gençlerin katıldığı bu etkinlikte, katılımcıların mukabele dinleyerek başladıkları bu yolculuk, zamanla onların da mukabele okuyacak kadar bilgi ve deneyim kazanmalarını sağlamaktadır. Bu, sadece bir Ramazan geleneği değil, aynı zamanda gençlerin dini ve toplumsal hayata aktif katılımını teşvik etmektedir.
Saraybosna’daki çocuk mukabelesi geleneği, yüzyıllardır süregelen ve her yıl Ramazan ayında yeniden canlanan bir kültürel mirasın parçasıdır. Bu geleneğin sürdürülmesi, topluluğun manevi değerlerini korumasının ve gelecek nesillere aktarmasının bir yoludur.
Kıymetli Okurlarım, özetle, çocuğu, kadını erkeği, genci yaşlısı ile dünyadaki tüm Müslümanların her Ramazan yaşattıkları mukabele geleneği, Hz. Peygamber’in yaşadığı dönemden itibaren Müslümanlar için büyük bir önem taşıyan ve Ramazan ayının maneviyatını artıran bir ibadet şekli olarak günümüze kadar ulaşmıştır. Bu gelenek, hem Kur’an’ın derinliklerine dalma fırsatı sunmakta hem de Ramazan ayının manevi atmosferini güçlendirmektedir.
Bizler de şükürler olsun, Aksaray İl Müftülüğü Gençlik Merkezi olarak Hüseyin Altınsoy Gençlik Merkezimizde kız çocuklarımız için “Yarım Cüz Bizden, Yarım Cüz Senden” sloganı ile “Çocuk Mukabelesi” geleneğini başlattık. Hafta içi, okul çıkışı saat 16.00-17.00 arası, hafta sonu ise saat 14.00’te kızlarımızı gençlik merkezimize bekleriz. Selam ve dua ile.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)