Kıymetli Okurlarım, Ramazan insanın Hâlik’ını bilmesi, tanımasıdır esasında. Bu ay, Allah’ın varlığının açık bir göstergesi (tezahürü) olup, O’nun yokluğunun imkansızlığının delilidir ve bunu bize hatırlatır. Ramazan, imanın, Allah’ı tanımanın..
Kıymetli Okurlarım,
Ramazan insanın Hâlik’ını bilmesi, tanımasıdır esasında. Bu ay, Allah’ın varlığının açık bir göstergesi (tezahürü) olup, O’nun yokluğunun imkansızlığının delilidir ve bunu bize hatırlatır. Ramazan, imanın, Allah’ı tanımanın (Marifetullahın) ve O’na olan sevginin (Muhabbetullahın) bir göstergesidir.
Müminler, öncelikle imanlarının bir gereği olarak ibadet ve itaat içinde bulunur. Allah’ı tanımanın bir sonucu olarak ibadetin derin anlamını kavrayarak ilerler ve sonunda hikmetin farkına varır, Allah’a olan sevgiye (Muhabbetullaha) ulaşır.
Oruç ibadeti dahil olmak üzere tüm ibadetlerde Allah Teala, biz kullarına önemli bir gerçeği hatırlatır: İbadetler, Yaratıcının değil, yaratılanların ihtiyacı için farz kılınmıştır, emredilmiştir. Ayrıca, her ibadetin kendine has bir zorluğu ve meşakkati vardır. Bu zorluklara göğüs geren ve meşakkate katlanan müminler, gösterdikleri sabır ve gayretin derecesine göre ödüllendirilir.
İbadetlere, yalnız emir oluşundan kaynaklanan katıksız bir itaatin ötesinde, Rabb’in hoşnutluğunu arzulayarak yapılan ibadetlerin tatlılığı bambaşkadır. Sevgili Peygamberimiz, ibadetlerini her daim bu dünyevi emirlerin sınırlarını aşarak tâatin önüne geçirmiş; ilahi hikmetin derinliklerine dalarak daima hikmete ram olmuş, sevgi ile yoğurmuş, aşkla yapmıştır. Bu yolculuk onu, Allah’ın sevgilisi, Habibullah mertebesine yükselmiştir.
İbadetin ötesinde, Yüce Yaratan, yaşamın her zerresinde bize şu ilahi sırrı fısıldar: Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Zorluklara karşı, sabır ve metanetle yüzleşildiğinde, Rabbin lütuflarının sınırsız bahçesine giriş yapılır.
Kıymetli Okurlarım,
Ramazan’ı, bu zamana kadar ki yaşanmışlıklarımızla, anılarımızla, manevi birikimimizle karşılarız. Bu mübarek ay, kendi içinde bir manevi atmosfer sunarken, aynı zamanda bizleri, yıl boyunca biriktirdiğimiz hasletlerle bu müstesna zamanı karşılamaya davet eder. Bu hissiyatla beklenen Ramazan elbette bekleyene tüm kapılarını açar, onu içeri alır, huzura erdirir. Ramazan sonrası her birimizde şu arzu hasıl olur, hep bu hal üzere kalmak, bu hissiyatın daim olması. Aynen umreden, hacdan dönenlerin orada tattığı tarifsiz huzurun döndüklerinde de devam etmesini istemeleri gibi.
Oruç, Allah’ın Rab esmasının (isminin) bir tezahürüdür; zira Rab, terbiye eden ve düzene sokan anlamındadır. Mümin, oruç ibadeti aracılığıyla açlık, susuzluk ve belirli kısıtlamalarla nefsini eğitir, onun dizginlerini tekrar kendi ellerine alır. Bu mübarek ibadetle, sürekli peşinden koştuğumuz dünyevi istek ve arzularımızı azaltır, onları en üst düzeyde törpüleriz.
Rab isminin bir başka anlamı da intizam sağlayan demektir. Kâinatta açıkça görülen olağanüstü düzen, bu ismin bir tecellisi olarak karşımıza çıkar. Güneşin, ayın ve dünyanın kendi yörüngelerinde bir milimetre dahi sapma olmadan düzenli bir şekilde dönüşü; içtiğimiz suyun bileşimindeki H2O molekülünün sabit oranı gibi evrenin her köşesindeki muazzam intizam, Rab isminin kusursuz bir yansımasıdır.
Oruç ibadeti, tıpkı diğer ibadetler gibi, öncelikle insanı hem fiziksel hem de ruhsal bir düzene sokar. Bu, aslında insanın fıtratına, yani özüne dönmesi demektir. Kişiyi yaratılış serüvenine, var oluşunun amacına geri döndürür ve onu, dünyaya geldiği ilk günkü saf ve arınmış haliyle yeniden buluşturur. Aynı zamanda, sosyal hayatı, yaşam tarzı, günlük rutinleri ve insanlarla olan ilişkilerinde de bir düzen ve değişiklik getirir. Tembellikten uzaklaşarak daha aktif bir sosyal yaşama adım atan mümin, daha önce yapmadığı ya da yapamadığını düşündüğü şeylere yönelir; böylece, kendini aşarak değişim ve dönüşüm yapmaya başlar insan, kendine rağmen.
Müminler, tüm bu gerçeklikleri deneyimler ve tanık olurlar; ancak, insanın yaratılışı gereği sıklıkla unutur. Bizleri, bizden daha iyi tanıyan Yüce Yaradan, bizi bu unutkanlıktan kurtarmak ve hakikati hatırlatmak için, günlük beş vakit namaz, yılda bir kez oruç ve ömürde en az bir kez hac farzıyla bizi sürekli hatırlatmaya davet eder. Unutulmamalıdır ki, ameller daima niyetlere göredir. Büyük alimlerimizin bazıları niyetleri amellerin şartı olarak görmüşler, niyetteki ciddiyet ve hassasiyetin amelin iskeleti olduğunu vurgulamışlardır. Bu yüzden, bizlerde niyetlerimizi her zaman kontrol etmeliyiz. Hicreti Yaradan’a olanın varacağı yer Allah; hicreti dünyevi menfaat olanın varacağı yer yalnızca hedeflediği dünyalık olacaktır.
Kıymetli Okurlarım,
Şeytan ve nefis, özellikle niyetlerimiz üzerinde oynadıkları oyunlarla, kazanımlarımızı yok etmeye en çok sebep olan faktörlerdendir. Bir anda tüm emekler, uğraşlar, çabalar boşa gidiverir. Her türlü riyadan süfli arzulardan beklentilerden arındırılmış bir niyet, en büyük kazancı olacaktır elbette kulun. Amellerimiz hayatımız içerisinde nadiren yaşanılacak anlar bütünüdür. Bu değerli anlarımızı yanlış niyetlerle heba etmemeli, zararına bir alışverişe dönüştürmemeliyiz. Ahiretimizi dünyalık kazançlar uğruna feda etmeyelim; zira bu, ne kadar kötü bir ticarettir! Sağlam, istikrarlı ve doğru bir niyet hem ameli hem de ameli yerine getireni mutlu ve tatmin eder.
Kıymetli Okurlarım,
Ramazan ayı bizlere sadece oruç tutmanın ötesinde, kendimizi, niyetlerimizi ve ibadetlerimizin derin anlamlarını yeniden keşfetme zamanı. Unutmayalım ki, Ramazan sadece bir ay değil, bir ömre sığacak derinlikte bir manevi yolculuktur. Bu yolculuğu her an, her nefeste yaşayarak, Rab’imizin sevgisine ve rahmetine erişmeyi umalım. Hep birlikte, bu Ramazan’ı ve sonrasındaki günleri, Allah’a olan bağlılığımızı pekiştiren, ruhumuzu arındıran ve bizleri hakiki manada insan kılan birer fırsat olarak değerlendirelim. Ramazan, bizlere sadece oruçla değil, her türlü ibadetle, sabırla, şükürle ve en önemlisi saf niyetlerle Yaratan’a yakınlaşma mevsimidir. Bu vesileyle, Rabb’imizin bizlere sunduğu bu mübarek ayın kıymetini bilip, bu manevi serüvende en güzel meyveleri toplamak nasip olur inşallah.
Selam ve dua ile…
EMİNE BÜŞRA YILMAZER
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)