Kıymetli Okurlarım, Hiç düşündünüz mü? Allah Resulü Ramazan ayında neler yapıyordu? Asrı Saadet’te Ramazan ayı nasıl geçiyordu? Bugün sizlere Allah Resulü ve ashabının Ramazan ayını nasıl idrak ettiklerini dair..
Kıymetli Okurlarım,
Hiç düşündünüz mü? Allah Resulü Ramazan ayında neler yapıyordu? Asrı Saadet’te Ramazan ayı nasıl geçiyordu? Bugün sizlere Allah Resulü ve ashabının Ramazan ayını nasıl idrak ettiklerini dair hadisler ışığında bazı bilgileri paylaşmak istiyorum.
Öncelikle belirtmeliyim ki, Rabbimizin insanlığa gönderdiği son ve evrensel elçi olan Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v), yüce ahlak sahibi, âlemlere rahmet, insanlık için bir ışık, güzel bir örnek ve doğruluk rehberidir. O, örnek hayatı ve temiz yaşantısı ile âdeta yaşayan bir Kuran olmuştur. Allah’ın emirlerini önce kendisi uygulamış, daha sonra da uygulanabilmesi için diğer insanlara örnek olmuş, hayatı herkesin öğrenip takip edebileceği açık bir kitap gibi olmuştur. Bu nedenledir ki Kuran’ı Kerim’de sıkça Peygamber (a.s)’in örnek alınması ve ona itaat edilmesi emredilmektedir (Ahzab/21, Muhammed/33, Haşr/7, Nisa/80, Tevbe/71, vb…). Hz. Peygamber (a.s)’in Ramazan’daki yaşantısını öğrenmek, onun oruç tutuş biçiminden, iftarına, geceleri teravih namazı kılmasından, imsakına, Kur’an-ı Kerim ile geçirdiği vakitlerden, sadaka ve zekat verme pratiğine kadar birçok yönüyle bu ayı nasıl ihya ettiğini gösterir. Sahabenin de bu yolda O’nu takip ederek nasıl bir manevi atmosfer oluşturduklarını anlamak, günümüzde Ramazan’ı nasıl yaşamamız gerektiğine dair kuşkusuz bizlere en doğru ve en güzel örnekler olacaktır.
Ramazan ve Kur’an-ı Kerim
Ramazan ayına, sahip olduğu değeri kazandıran şüphesiz ki en önemli noktalardan biri Kur’an-ı Kerim’in bu ayda indirilmiş olması diğeri ise bu ayda oruç tutulmasıdır. Kuran’ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:
(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir. (Bakara/185).
“Ramazan ayının ilk gecesi olduğu zaman şeytanlar ile cinlerin azgınları zincire vurulur, cehennem kapıları kapatılır, onlardan hiçbiri açılmaz. Cennet kapıları açılır ve onlardan hiçbiri kapanmaz. Bir münadi şöyle seslenir: Ey hayırlı şeyler yapmak isteyen kimse! Bu isteğini yerine getir, hayırlı işleri yap, ey kötü işler yapmak isteyen insan! Bu isteğinden vazgeç. Allah Ramazan ayında birçok insanı cehennemden azat eder. Bu durum Ramazanın her gecesinde devam eder. Ramazan ayı girdiği zaman sema kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, şeytanlar zincire vurulur.” (Tirmizî, “Savm”, 1; bk. Buhârî, “Savm”, 5)
Kur’an-ı Kerim’in indirildiği bu ayda Hz. Peygamber (a.s), Kur’an okumaya ayrı bir önem verir ve her gece o zamana kadar kendisine indirilen ayetleri Cebrail’e arz ederek, mukabele geleneğinin oluşmasına yol açmıştır. Buhari’den gelen bir hadiste bu konu şöyle geçmektedir:
“Allah’ın iki elçisi, Kur’an-ı Kerîm’i birbirlerine okumak (mukabele etmek) üzere Ramazan ayında her gece bir araya gelmekteydi” (Buhari, Bedʾü’l-vaḥy, 5)
Oruç ve Sabır
Hz. Peygamber (a.s) Ramazan ayında manevi olarak daha da canlılık kazanır ve insanları güzel bir şekilde oruç tutmaya teşvik ederdi. Oruçlu kimselerin gündüzlerini ibadetle geçirmelerini, kavga ve münakaşadan uzak durmalarını söyler, günlük hayatlarına devam ederken de orucun kendileri için bir engel olmayacağını yaşantısıyla gösterirdi. Oruç tutmanın sabır ile ilişkilendirildiği birçok hadiste, Hz. Peygamber’in orucun sabır, takva ve öz disiplin gibi erdemleri geliştirme yönünde önemli bir ibadet olduğunu belirttiğini görmekteyiz:
“Oruç sabrın yarısıdır.” (İbn Mace, Sıyam 44).
“Oruç kalkandır. Biriniz oruçlu iken çirkin, kötü ve kaba söz söylemesin, bağırıp çağırmasın, kavga etmesin. Birisi kendisine söver ya da çatarsa ona ‘ben oruçluyum’ desin” (Müslim, Sıyâm, 163; Buhârî, Savm, 9).
Teravih Namazı ve Gece İbadetleri
Manevi anlamda yeniden bir diriliş olan Ramazan’ın gecelerini de ihya etmenin önemine değinen Hz. Peygamber, gecelerini teravih ve benzeri nafile namazlarla ihya ederdi. Özellikle Ramazan’ın son on günü itikâfa çekilerek ibadetlerini artırırdı:
“Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz! Geceleri nice namaz (terâvih ve teheccüd) kılanlar vardır ki, namazlarından kendilerine kalan, yalnız uykusuzluktur.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 21).
“Kim Ramazan’ın faziletine inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek terâvih namazını kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân 37 ; Müslim, Müsâfirîn 173, 174.)
“Allâh Teâlâ Ramazan’da orucu farz kıldı, ben de (terâvîh) namazını sünnet kıldım.” (İbn-i Mâce, Salât, 173).
“Kadir Gecesini, kim sevabına inanıp onu kazanmak ümidiyle ihya ederse, geçmiş günahları affedilir.” (Müslim, Müsafirin 174; Ebu Davud, Salat 318; Tirmizi, Savm 83)
İftar ve Sahur
İftar ve sahur vakitlerinde Hz. Peygamber’in davranışları, bu özel zamanların nasıl değerlendirilmesi gerektiğine dair bizlere ışık tutmaktadır. Kendisi sahuru geç vakte bırakır ve iftarda acele edilmesi hususunda insanları uyarırdı. İftar yemeği vermeye ve iftar vakti duaya teşvikte bulunan Peygamber’in kendisi de sahabeden birçok kimseyi “mübarek yemek” olarak nitelediği sahur ve iftar yemeğine davet eder ve iftar vakti çeşitli dualar yapardı:
“Allah Teâlâ şöyle buyurdu: Kullarımın bana en sevgili olanı, oruç açmakta acele davranandır.” (Tirmizî, Savm 13).
“Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlu kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” (Tirmizî, Savm 82).
“İftarı acele ediniz; sahûru geciktiriniz!..” (Taberânî, Mûcemu’l-Kebîr, 25, 163)
“Sahur yemeği yiyin, zira sahurda bereket vardır.” (Buhârî, Savm, 20)
Kıymetli Okurlarım,
Sevgili Peygamberimizin hadislerinden yola çıkarak, onun Ramazan ayındaki örnek davranışlarından küçük bir bölümünü ancak aktarabildim. Hz. Peygamber ve ashabının Ramazan ayını idrak ediş biçimleri, bizlere bu kutsal ayın sadece bir oruç ayı olmadığını, aynı zamanda bir takva, sabır, ibadet, dayanışma ve maneviyat ayı olduğunu öğretmektedir. Onların hayatından çıkaracağımız dersler, bugün de Ramazan’ı en güzel şekilde değerlendirme yolunda bize rehberlik edecektir. Selam ve dua ile..
EMİNE BÜŞRA YILMAZER
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)