Sedef hastalığı toplum tarafından üzerinde çok tartışılan, çok yorum yapılan, hatta çok istismar edilen bir hastalıktır. Hekim olmayan kişilerde bu hastalığı tedavi ettiklerini iddia etmektedirler. Sebebi de sedefin tedavi..
Sedef hastalığı toplum tarafından üzerinde çok tartışılan, çok yorum yapılan, hatta çok istismar edilen bir hastalıktır. Hekim olmayan kişilerde bu hastalığı tedavi ettiklerini iddia etmektedirler. Sebebi de sedefin tedavi süresinin uzunluğuna bağlı ortaya çıkan psikolojik baskıdır.
‘SEDEF HASTALIĞININ TEDAVİSİ KESİNLİKLE VARDIR’
Sedef hastalığının tedavisi; zaman, sabır ve disiplinli bir çalışma ister. Hasta ile doktorun birbirine inanması ve güvenmesi çok çok önemlidir. Derideki sedef lezyonlarını, yüzeysel olarak tedavi etmeye yönelik kremler, pomadlar ve ilaçlar hastalığı tedavi etmede yetersiz kalmaktadır. Bu ilaçlar elbette kısmi de olsa fayda sağlar ve hastayı geçici olarak rahatlatır. Ancak kullanılan ilaçlar bırakıldığında lezyonlar tekrar eski haline döner ve ilerleyerek devam eder. Bu da bize sedef hastalığının sadece bir deri hastalığı değil, bütün vücut sistemini ilgilendiren bir hastalık olduğunu gösterir.
‘TEDAVİ BÜTÜN BİR SİSTEMİ İÇİNE ALARAK YAPILMALIDIR’
Sedef hastalığının tıbbi adı Psoriasis dir. Dünyadaki görülme sıklığı %2-3 olduğu bilinmekte olup, ülkemizde bu oran daha da yüksektir. Türk toplumunda sedefin daha fazla görülmesi tamamen beslenme alışkanlıklarımızın farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Hastalık, ülkemizde İç Anadolu bölgesi başta olmak üzere bütün bölgelerde görülmektedir. Yaş ve cinsiyet farkı gözetmeden her yaşta görülür. Çocukluk çağında en erken 4-6 yaşlarında görülür. Yetişkinlerde ise 45 ile 55 li yaşlarda görülme sıklığı daha fazladır.
Sedef yaraları vücudun travmaya açık olan diz, dirsek gibi bölgelerinde de başlar ve daha yoğundur, diğer bölgelerde daha az olup, el ve ayak tabanlarında nadiren görülür. Lezyonlar kol ve bacak dış yüzeyinde daha fazla, buna rağmen iç yüzeyde daha az görülür. Sedef hastalığını teşhis etmek kolaydır. Vatandaş tarafından da sedef hastalığı rahatça tanınabilir. Sedef hastalığının lezyonları kişiden kişiye değişiklik göstermektedir.
SEDEF HASTALIĞININ GÖRÜNTÜ OLARAK ÇOK ÇEŞİDİ VARDIR.
2.Eritrodermik Tip Sedef: Tüm vücutta kırmızı bir zemin üzerinde soyulma ve kabuklanmalarla klasik sedefe benzemeyen bir tiptir.
3.Püstüler Tip Sedef: Kırmızı sedef plaklarının üzerine iltihaplanmaların ve sivilcelerin yerleşmesiyle oluşan bir tiptir.
4.Damla Tipi sedef: Daha çok çocukluk çağında görülür. İltihaplı boğaz enfeksiyonları, herhangi bir kesi, travma veya cerrahi bir operasyondan daha sonra görülebilir. Bu tip vücutta damla gibi kabuklu yaralarla seyreder, geniş yer kaplar.
Sedef hastalığı iki farklı yaş grubunda daha yoğunlaşmaktadır. Birincisi çocukluk çağı yaş grubu (4-12), ikincisi yetişkin (45-55) yaş grubudur.
HASTALIĞIN GÖRÜLME ŞEKİLLERİ:
a.Hastalığın görüldüğü bölgede, gümüş renginde, kırmızı zemin üzerine yerleşmiş balık pulu şeklinde plaklar olabilir,
b.Bazı hastalarda sadece saçlı deriyi tutabilir
c.Bazı hastada ise sadece tırnakta belirtileri olabilir.
e.Bazı hastalarda sırt ağrıları, bazı hastalarda eklem ağrısı veya eklem romatizması ile birlikte olabilir. Bulgular ve şikayetler hastadan hastaya değişebileceği gibi, hepsi birarada da olabilir.
Sedefin tedavisi zor ancak kesinlikle mümkündür. Tedavi uzun süre alabilir, bazen 6 ay, bazen 2 yıl sürebilir.
III.TEDAVİYİ ZORLAŞTIRAN SEBEPLER :
2.Daha önce nasıl bir tedavi gördüğüne,
3.Başka bir hastalığın eşlik edip etmediğine,
9.Hastanın sosyo ekonomik yapısına,
10.Hastanın doğum şekline (sezeryan vs.) bağlı olarak tedavi süresi değişebilir. Bundan dolayıdırki sedef hastalığının tedavisi zaman alır.
IV.SEDEF HASTALIĞININ TEDAVİSİ
Kliniğimize başvuran hastaların ilk olarak detaylı bir hastalık öyküsü alınır. Fiziki muayenesi yapılır. Daha sonra Biyorezonans test yöntemleriyle hastalığa sebep olan etkenler tespit edilir.Bu uygulamalar her hastaya ve her hastalığa özeldir.
” DOĞRU TESPİT, DOĞRU TEŞHİS DOĞRU TEDAVİYE GÖTÜRÜR”
2.Gıda intolerans testi: En önemli testlerdendir. Hastanın hangi gıdalara allerjisi olduğunu veya intoleransı olduğunu tespit eden testtir.
Ağır metaller;
a- Bağırsak florasının bozulmasında etkendir (toksik etki yapar)
b-Hormon salgılayan glandlarda(bezlerde) birikerek, bezlerin işlevini bozarak hastalığa sebep oluşturur.
c- Sinir sistemi , (yağ dokusu) beyin, omirilik, periferik sinir sistemi dokularında birikirek hastalık oluşturur.
6.Hormon testi: En önemli testlerdendir, hormonlar vücudumuzu idare eden gizli patronlardır. Çoğu hastalıkta azlığı veya çokluğu ile işin içindedir.
7.Nörotransmitter testi (Seratonin, histamim, dopamine vs.): Alerjik hastalıklarda(ektopik dermatit, alerji, ürtiker vs), nörolojik hastalıklarda, (parkinson vs.), psikolojik hastalıklarda (şizofren, depresyon, panic atak, anksiyete vs) başağrılarında (migren vs.) kullanılan bir testdir.
8.Emosyonel test: Bazı hastalıklarda etken olan duygulardır.
9.Toksin testi: Vücutta herhangi bir yolla bulunan toksinleri bu testle tespit ederiz. Toksinler daha çok solunum yoluyla alınır. (Kimyasal toksinler, radyoaktivite, elektriksel stress vs.)
Yukarıdaki testlerle hastalık etken ve etkenleri tespit edilir. Elde edilen veriler neticesinde HER HASTAYA ÖZEL tedavi protokolleri oluşturulur.
Bu testlerin yanı sıra kliniğimizde ayrıca ACUGRAPH CİHAZI kullanılarak, hastalar Çin tıbbı açısından değerlendirmektedir. Bu cihaz vücudumuzda bulunan meridyenlerde dolaşan enerjideki eksiklik ve fazlalıkları tespit etmekte ve bunların düzeltilmesine yönelik akupunktur reçeteleri vermektedir.
Sonuçta; Vücut için zararlı olan gıdaların diyetten uzaklaştırılması, vücudun metabolik faaliyetlerinin düzeltilmesi ve akupunktur ile vücudun kendi kendini tedavi etme yeteneğinin desteklenmesi ile hastalık tedavi edilmekte ve kesin sonuçlar alınmaktadır.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)