Köşe yazıları

RAMAZAN VE İTİKAF

Kıymeti Okurlarım Her güzel şey gibi, Ramazan ayı gibi güzellikler bütünü olan mübarek ayın da sonuna yaklaşıyoruz. Her yıl hasretle bekleyip doyamadan yolcu ettiğimiz Ramazan’ınson 9 gününe girmiş bulunmaktayız. Başırahmet,ortasımağfiret..

RAMAZAN VE İTİKAF

Kıymeti Okurlarım

Her güzel şey gibi, Ramazan ayı gibi güzellikler bütünü olan mübarek ayın da sonuna yaklaşıyoruz. Her yıl hasretle bekleyip doyamadan yolcu ettiğimiz Ramazan’ınson 9 gününe girmiş bulunmaktayız. Başırahmet,ortasımağfiret sonu ise cehennemden azad oluş olan Ramazan ayının bu son günlerine, Rabbimizin bizler için hazırlamış olduğu ve yalnızca oruçluların girebileceği Reyyan kapısından girme ümidi ile idrak edeceğiz,inşallah.

Ramazan oruç tutarak bedenimizi arındırmanın, sabır ve şükürle ruhumuzu beslemenin ötesinde, mü’min için bir iç yolculuktur. İşte bu yolculuğun doruk noktası, Ramazan’ın son on gününde gerçekleşen i’tikaf ibadetidir. İ’tikaf, bireyin kendini günlük hayatın karmaşasından bir nebze olsun sıyırıp, tamamen ibadete, tefekküre ve içsel arınmaya adadığı, EfendimizinRamazan ayının son 10 gününde uyguladığı nafile bir ibadettir.

İ’tikaf, bireyin kendisini dünyevi telaşlardan uzaklaştırıp yalnızca kendi varoluşuyla iç içe geçtiği, ruhunun derinliklerine yolculuk ederek manevi ihtiyaçlarını karşıladığı uzlet zamanıdır. Bu özel anlar, insanın en içten haliyle Yaradan’a yönelişinin, O’na dair susamışlığını giderme çabasının bir ifadesidir. Bugün, sizlere, kişinin iç dünyasını keşfetme ve bu keşifle birlikte Allah ile özdeş bir yakınlık kurma gayreti içinde olduğu i’tikaf ibadeti hakkında,Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’ndeki bilgilerden yola çıkarak kısaca bahsetmek istiyorum.

Sözlükte “hapsetmek, alıkoymak; bir yere yerleşmek, oraya bağlanıp kalmak” anlamlarındaki akf kökünden türeyen i’tikaf, bu manaları yanında kişinin kendisini sıradan davranışlardan uzak tutmasını, fıkıh terimi olarak da ibadet amacıyla ve belirli bir şekilde camide kalmasını ifade eder. İ’tikafa giren kimseye mu’tekif veya âkif denir.İ’tikafın dayanağı, Kur’an-ı Kerim ve Sünnette açıkça belirlenmiştir. “Mescitlerde i’tikaf yaptığınız zaman kadınlara yaklaşmayın” (Bakara/187) ayeti ve Hz. Âişe’nin, “Resûl-i Ekrem (s.a.v.), Ramazan’ın son on gününde i’tikafa girerdi ve bu uygulamasına vefatına dek devam etmiştir. Sonrasında, hanımları da i’tikaf girmiştir”(Buhari, İtikaf, 1) şeklindeki rivayeti, bu ibadetin meşruiyetine dair en güçlü kanıtları oluşturur.

Allah’a tam bir teslimiyet içerisinde ibadet ve taatte bulunmak amacıyla zamanının belirli bir kısmını ayırması ve bu esnada meşrû bile olsa her türlü nefsânî ve şehevî arzulardan uzak durması kişinin mânen olgunlaşması için önemli vesilelerden biridir. Zorunlu ibadetlerin yanı sıra nafile ibadetler de bu konuda önem taşımakta, dinî duygu ve düşüncenin yoğun bir şekilde yaşandığı, mümkün olduğu ölçüde maddî ilgilerden uzaklaşarak yüce yaratıcıya yönelinen bir ortam insana derin bir manevi ufuk ve imkân sunmaktadır. Bu bakımdan i’tikaf yalnız İslâm ümmetine has bir ibadet olmayıp vahiy geleneğine sahip hemen bütün dinlerde muhtelif şekillerde gerçekleştirilen köklü bir gelenektir. İslâmî öğreti içinde de Hz. İbrâhim ve oğlu İsmail zamanından beri devam edegelen bir sünnet olarak bilinir. Nitekim, “İbrâhim ve İsmail’e: Evimi onu ziyaret edenler, ibadet için orada kalanlar (âkifîn), rükû ve secde edenler için tertemiz tutun diye ahid -emir- verdik” (Bakara 2/125) mealindekiayet bir yönüyle buna işaret etmektedir.

Vacip, sünnet ve mendup (müstehap) olmak üzere üçe ayrılan i’tikaf çeşitleri arasında özellikle i’tikafı bozan şeylerle süre açısından bazı farklılıklar bulunmaktadır. İ’tikâf fakihlerin çoğunluğuna göre sünnet, bazılarına göre ise menduptur.

İ’tikafın sahih olabilmesi için i’tikafa giren kimsenin cünüplük, hayız ve nifas gibi hallerden temizlenmiş bulunması ve i’tikaf için niyet etmesi şarttır. İ’tikaf için bulûğ şart olmayıp ibadet ehliyetine sahip olmak, yani temyiz çağına ulaşmak yeterlidir. Hanefilere göre sadece vacip olan i’tikâflarda oruç tutmak şarttır.İ’tikafın camide ifa edilmesi gerekir. Cuma namazı kılınan camilerde i’tikaf girmek daha faziletli olmakla beraber cemaatle beş vakit namaz kılınan bir mescitte dei’tikafa girilebilir. Öte yandan çoğunluğa göre kadınların da erkekler gibi i’tikâfa camide girmeleri şarttır. Hanefî fakihleri onların evin münasip bir yerinde i’tikaf girmelerini tercih etmiştir.

İ’tikafta bulunan kimse abdest ve gusül gibi tabii ihtiyaçları için dışarı çıkabilir. Hasta ziyareti veya cenaze namazı için dışarı çıkmak dai’tikaf bozar.Hanefilere göre unutarak mescitten çıkma, doktora gitmeveya yatmayı gerektirecek bir hastalık durumunda dışarı çıkma i’tikafı bozar. Cuma namazı kılınmayan bir camide i’tikafa giren kimsenin cuma namazı için dışarı çıkması Hanefilere göre i’tikafı bozmaz.

“Mescitlerdeitikafta bulunduğunuz zaman kadınlara yaklaşmayın” (Bakara 2/187) mealindekiayet gereği itikafta iken cinsel ilişkide bulunmak tartışmasızi’tikafı bozar. Çoğunluğa göre bu amaçla dokunma, öpme de böyledir. Akıl ve temyiz gücünü gideren sarhoşluk, akıl hastalığı ve bayılma gibi hallerle hayız ve nifas gibi durumlarda da i’tikaf bozulur.Hanefî mezhebindeki hâkim görüşe göre, bozulan sünnet bir i’tikafın tamamlanması veya kaza edilmesi gerekli değildir. İstenirse yeniden itikafa girilebilir.

İ’tikafa giren kimsenin gücü yettiği kadar namaz kılması, Kur’an okuması, istiğfar etmesi, dua ve niyazda bulunması, kelime-i tevhit ve tekbir getirmesi, Allah’ın varlığı, birliği, kudreti hakkında düşünceye dalması, gereksiz şeyler konuşmaması, başta Hz. Peygamber’in hayatına dair kitaplar olmak üzere dinî-ilmî eserler okuyarak vaktini değerlendirmesi müstehaptır.

İ’tikâfa özellikle ramazan ayının son on gününde girilmesi Kadir gecesini de ihya etme fırsatı vereceği için ayrı bir önem taşır. Hz. Aişe, “Resul-i Ekrem ramazanın son on gününde ibadet için yoğun bir gayret içine girer, gecesini ihya eder ve ibadet için aile fertlerini uyandırırdı” demiştir (Müslim, İ’tikaf, 7).

Kıymetli Okurlarım,

Yukarıdaki bilgileri kısaca toparlayacak olursak, bir adaktan dolayı değilse i’tikaf ramazanda veya ramazan dışında olabileceği gibi belirli bir süreye de tâbi değildir. İ’tikaf niyetiyle camide birkaç saat veya birkaç gün kalmak yeterlidir. Kişi i’tikaf süresince dünya işlerinden ve boş konuşmalardan kaçınılmalı, oruç tutulmalı ve cinsel ilişkiden uzak durulmalıdır. İtikaf süresince, sadece zorunlu doğal ihtiyaçlar için mescit dışına çıkılabilir. İbadetlere, özellikle Kur’an okumaya, namaz kılmaya, zikre, dua etmeye ve dini konular üzerine düşünmeye yoğunlaşılır. Bu dönem, dünyevi meşguliyetlerden ve toplumsal sorumluluklardan geçici bir çekilme anı olarak da değerlendirilir. Böylece birey tamamen Allah’a ve kendi iç dünyasına odaklanır. İtikaf, ruhani bir yenilenme, Allah’a yakınlaşma ve kişisel muhasebe fırsatı sunarak, manevi olgunluğa ulaşmaya çalışır.

Selam ve dua ile…

Emine Büşra Yılmazer

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL